26 Nisan 2025 Cumartesi

Tarsus, Gastronomi Turizminin Yeni Rotası-Yılmaz Parlar

 

 Tarsus, Gastronomi Turizminin Yeni Rotası

Binlerce yıllık tarihiyle medeniyetlerin kesişme noktası olan Tarsus, yalnızca inanç turizmiyle değil, zengin gastronomisiyle de Türkiye'nin en güçlü destinasyon adaylarından biri olmaya devam ediyor.

Bu kadim kent, sokaklarına sinmiş baharat kokuları, taş fırınlardan yükselen dumanlar ve asırlık tariflerle gastronomi meraklılarını adeta büyülüyor. Biz de bu eşsiz lezzet yolculuğunu, Tarsus Gastronomi Merkezini ziyaret ederek tanık olduk.



Tarsus Gastronomi Merkezi, Tarihin ve Lezzetin Buluştuğu Nokta

Tarsus Gastronomi Merkezi, sadece bir yemek mekânı değil, aynı zamanda kentin kültürel dokusunu yaşatan bir destinasyon olarak öne çıkıyor.

Tarsus, tarihi ve gastronomik değerleriyle Türkiye’nin kültür turizmi haritasında giderek daha fazla yer ediniyor.

Tarsus Belediyesi, kentin kültürel mirasını gastronomi turizmiyle buluşturdu. Eski Siptilli Çarşısı, modern bir gastronomi merkezine dönüşerek yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi.

Tarsustan Lezzet Molası, Gastronomi Merkezi İle Tarihi Çarşı Canlanıyor

Tarsus Belediyesi, 114 yıllık Siptilli Çarşısı'nı gastronomi merkezine dönüştürerek şehrin kültürel mirasını lezzet turizmiyle buluşturdu.

Tarsus Dış İlişkiler Sorumlusu Eyşan Büte'nin yabancı katılımcılara tercümanlık yaparak verdiği özet bilgilere göre;



Tarihi Mekan, Modern Lezzet Durağı

1910'larda meyve pazarı olarak hizmete açılan ve zamanla çok amaçlı bir çarşıya dönüşen Siptilli Çarşısı, 2024 yılında Başkan Ali Boltaç'ın öncülüğünde "Tarsus Gastronomi Merkezi" olarak yeniden doğdu. Tarsus'u kültür turizminin önemli bir merkezi haline getirme hedefiyle hayata geçirilen proje, kentin mutfak mirasını korurken turizme yeni bir soluk getiriyor.

Dünyanın En Prestijli FIJET’in prestijli " Turizm Altın Elma" ödülü, Tarsus’a takdim edilme programı dahilinde 22-24 Nisan 2025 tarihlerinde Tarsus’un kültürel ve turizm değerleri Yabancı ve yerli katılımcılara tanıtılma kapsamında Gastronomisi dolayısıyla Turizmide tanıtıldı.

Tarihi Çarşıdan Gastronomi Merkezine

1910’larda meyve pazarı olarak hizmet veren, zamanla farklı esnafların yer aldığı bir çarşıya dönüşen Siptilli Çarşısı, Tarsus Belediye Başkanı Dr. Ali Boltaç’ın vizyonuyla gastronomi merkezi oldu. 2024’te açılan Tarsus Gastronomi Merkezi, kentin mutfak kültürünü yaşatırken turizme de katkı sağlıyor.



Tarsus’un Lezzet Hazineleri Burada

Merkezde, Tarsus’a özgü yüksük çorbası, sarımsaklı köfte, şalgam, karakuş tatlısı ve humus gibi lezzetler ziyaretçilere sunuluyor. Lezzetleri beğenenler için ayrıca yemek atölyeleri düzenlenerek bu tatların nasıl yapıldığı öğretiliyor.

Başkan Boltaç, “Tarsus, Türkiye’nin Özetidir”

Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç, Bizzat katılımcılarla ilgilenerek bilgiler aktardı. Yaptığı açıklamada, kentin kültürel zenginliğine vurgu yaparak, “Burada Arap, Türk, Levanten ve farklı inançların izleri var. Tarsus, Türkiye’nin bir özetidir” dedi.

Gastronomi merkezinin kentin turizm potansiyelini artırmak için önemli bir adım olduğunu belirten Boltaç, “Burada sadece yemek sunmuyoruz, aynı zamanda bu lezzetlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlıyoruz.

Misafirlerimiz burada yöresel tatları öğrenerek kendi mutfaklarında deneyebiliyor” ifadelerini kullandı.



Hızlı Projelendirme, Kalıcı Etki

Başkan Boltaç, gastronomi merkezinin bir buçuk aylık bir çalışmayla hayata geçirildiğini belirterek, “Bina vardı ancak bu formatta değildi. Biz burayı Tarsus’un mutfak kültürünü yansıtan bir merkeze dönüştürdük” dedi.

Kültür ve Gastronomi Buluşması

Başkan Boltaç, "Tarsus binlerce yıllık kültür mozaiğinin izlerini taşıyor. Bu merkez, sadece yemek mekanı değil, aynı zamanda kültürümüzü yaşatan bir köprü görevi görüyor" ifadelerini kullandı.

Yatırımcılara Çağrı

Tarsus’un tarım, sanayi ve gastronomi alanında büyük potansiyel taşıdığını ifade eden Boltaç, yatırımcıları kente davet etti: “Tarsus’a yatırım yapmak isteyen herkese kapımız açık. Bu şehir, doğru yatırımlarla çok daha ileri gidecek.”



Tarsus Mutfağı, Geçmişten Geleceğe Uzanan Lezzetin Destanı

Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ile yaptığımız özel söyleşide;

Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Gürkan Boztepe; “Tarsus, Türkiye'nin saklı kalmış lezzet hazinesi



“Tarsus Mutfağı, Anlatılmaz... Tadılır.”

Gürkan Boztepe, Tarsus gastronomisini değerlendirdiği söyleşide, kelimelerin yetersiz kaldığını dile getiriyor:

“Tarsus mutfağı, Anadolu’nun zenginliğini Doğu Akdeniz'in bereketiyle harmanlayan bir cevher.

Her lokması tarih, her tarifi bir hikâyedir. Adana’nın ateşiyle, Hatay’ın aromasıyla ve Mersin’in deniz kokusuyla birleşen bu mutfak, Türkiye’nin gastronomi turizmine yön verecek potansiyele sahip.”



Lezzetlerin Arasında Kaybolmak

Tarsus’un gastronomi hazinesi yalnızca kebaplarla sınırlı değil. Humusundan sıkması böreğine, fındık lahmacundan cezeryesine, Fellah köftesinden Karsambaç’a uzanan geniş bir yelpazeye sahip. Boztepe, özellikle yöreye özgü yemeklerin doğallığına ve köylü kadınların el emeğine dikkat çekiyor:

“Tarsus’un köylerinde tandırda pişen ekmeklerin kokusu çocukluğumuza götürür. Bu koku, yalnızca bir lezzet değil; aynı zamanda aidiyettir, kimliktir. Ve bu da ziyaretçilere otantik bir deneyim sunar.”



Gastronomi Turizmi İçin Altın Değerinde Bir Kent

Tarsus’un yalnızca yerel halk için değil, uluslararası turistler için de bir cazibe merkezi olduğunu vurgulayan Boztepe, şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor:

“Gastronomi turizmi, artık yalnızca yemek yeme turizmi değil; hikâye dinleme, üreticiyi tanıma, doğayla ve kültürle bütünleşme turizmi.

Tarsus bu bütünlüğü yüzde yüz karşılayan nadir yerlerden biri. Kültür rotaları, organik pazarlarda yapılacak atölyeler, kadın kooperatiflerinin desteklenmesiyle gastronomi burada bir sektörden çok daha fazlası olabilir.”



Stratejik Hamleler Bekleniyor

Boztepe, Tarsus’un bu potansiyelini daha ileri taşımak için yerel yönetimlerin, kalkınma ajanslarının ve özel sektörün ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çiziyor:

“Tarsus’un tanıtım stratejileri gastronomi temelli kurgulanmalı. Coğrafi işaretli ürün sayısı artırılmalı, gastronomi festivalleri düzenlenmeli, yabancı şefler ve influencerlar davet edilerek uluslararası tanıtım yapılmalı.”



UNESCO Gastronomi Şehri Olabilir mi?

Tarsus’un zengin mutfak mirasının UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na aday olabilecek düzeyde olduğunu vurgulayan Boztepe, şu çağrıyı yapıyor:

“Gaziantep, Hatay gibi şehirler nasıl gastronomiyle dünya vitrinine çıktıysa, Tarsus da çıkabilir. Yeter ki bu lezzet mirası sahiplenilsin, markalaşma yoluna girilsin.”

yilmazparlar@yahoo.com

17 Nisan 2025 Perşembe

Kalite ve Lezzetin Adresi, Meat Burger, Beşiktaş’ta-Yılmaz Parlar

 

 Meat Burger, Beşiktaş'ta Lezzet Fırtınası Estiriyor

Yerli Burger Markası, Beşiktaş Çarşı’da Açılış Coşkusu Yaşadı

Kalite ve Lezzetin Adresi, Meat Burger, Beşiktaş’ta

Türkiye'nin önde gelen yerli burger markalarından Meat Burger, İstanbul’un hareketli noktalarından Beşiktaş Çarşı’da yeni şubesini açtı. Açılış töreni, gastronomi ve iş dünyasından önemli isimlerin katılımıyla renkli bir atmosferde gerçekleşti.



Gastronomi Turizmi Derneği (Gtd), Türkiye’nin Lezzet Mirasına Yön Veriyor

Gürkan Boztepe Liderliğindeki GTD, Yerli Markaları Dünyaya Taşıyor

Türkiye’nin gastronomi ve turizm alanındaki en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Başkanı Gürkan Boztepe öncülüğünde yerel lezzetleri küresel arenaya taşımaya devam ediyor. Dernek, Türk mutfağının zenginliğini tanıtmak ve sektördeki kalite standartlarını yükseltmek amacıyla önemli çalışmalara imza atıyor.



GTD’den Meat Burger’e Büyük Onur

Plaket Takdimi

Beşiktaş’taki açılışta Gürkan Boztepe, yerli burger markası Beşiktaş Meat Burger’in Sahipleri İbrahim Örnek ve Osman Sağdıç’a Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) plaketini takdim etti. Bu ödül, Meat Burger’in kaliteli ve özgün lezzet anlayışının yanı sıra Türk gastronomisine yaptığı katkıları tescilledi.

Boztepe, plaket töreninde yaptığı konuşmada,

“Meat Burger, sadece lezzetiyle değil, yerli üretime verdiği önemle de örnek bir marka. Türkiye’nin gastronomi turizmine değer katan böyle işletmeleri desteklemekten gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Lezzetin Sırrı, Kaliteli Malzemeler ve Özenli Üretim

Meat Burger, 2017 yılında Maslak’ta başladığı lezzet yolculuğunda kısa sürede büyük beğeni toplayarak şube sayısını 15’e çıkardı. Markanın başarısının arkasında;

   %100 dana eti, Taze sebzeler ve özel soslar, Kendi üretimi olan   organik ekmekler, Katkısız, sağlıklı ve doğal malzemeler yer alıyor.

Açılışta konuşan yetkililer, "Müşterilerimize evdeki gibi lezzetli ve güvenilir burgerler sunuyoruz" mesajını verdi.

Sanat ve Lezzet Buluştu,

“Burger Yapmak da Bir Sanattır”

Açılışta konuşan Sanata Evet Platformu Kurucusu Tamer Levent, burger üretiminin de bir sanat olduğunu vurguladı:

"Eskiden hamburger yapmak sanat olarak görülmezdi. Ama artık özenle, sağlıklı malzemelerle üretilen her ürün bir sanat eseridir. Meat Burger, bu anlayışla hizmet veriyor."

Eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı da sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti:

"Beşiktaş’ta açılan her işletme, bu semtin değeridir. Meat Burger, sağlıklı ve kaliteli ürünleriyle bu değere katkı sağlıyor."



Dünya Türk Ticaret Platformu Başkanı Ahmet Ortatepe Burger kurucuların başarılarını kutlayan sözlerle ekonomi açısından değerlne dikkat çekti.

Beşiktaş’ın Yeni Lezzet Durağı

Beşiktaş’ın kalbinde yerini alan yeni şube, hem yerli halkın hem de turistlerin uğrak noktası olmaya aday. Franchise sistemindeki ilk resmi şube olma özelliği taşıyan bu açılış, markanın Türkiye ve uluslararası pazarda büyüme hedeflerinin de bir göstergesi.



“Amacımız, Yerli Markayı Yüceltmek”

Meat Burger’in kurucuları İbrahim Örnek ve Osman Sağdıç, açılışta yaptıkları konuşmada şu mesajları verdi:

"Bizim için önemli olan, kaliteli ve ulaşılabilir lezzeti herkese sunmak. Beşiktaş’ta bu misyonu sürdüreceğiz."



Davetlilerden Tam Not Aldı

Açılışta sunulan %100 dana burgerler ve özel soslu lezzetler, katılımcılar tarafından büyük beğeni topladı. Misafirler, "Ekmeği bile kendileri üretiyor, lezzet farkı hemen belli oluyor" yorumlarını yaptı.

Meat Burger Beşiktaş Şubesi, burger tutkunlarına unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Lezzetin ve kalitenin adresi artık Beşiktaş’ta!



Gürkan Boztepe, “Türk Gastronomisinin Gurur Kaynağı”

GTD Başkanı Gürkan Boztepe, gastronomi turizminin Türkiye’deki en etkili isimlerinden biri olarak, yerli markaların uluslararası arenada tanınması için büyük çaba gösteriyor. 



GTD, Türkiye’nin Gastronomi Elçisi

Türkiye’nin temsili gibi alanlarda öncü çalışmalar yürütüyor.

Gürkan Boztepe ve GTD, Türkiye’nin gastronomi alanındaki yükselişine katkı sağlamaya devam ederken, Meat Burger gibi yerli markaların başarısı da bu vizyonun en güzel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor

yilmazparlar@yahoo.com


18 Aralık 2024 Çarşamba

Güvenilir Ürün Platformundan çağrı Gıda İsrafına Dur-Yılmaz Parlar

 

p>  Güvenilir Ürün Platformundan çağrı Gıda İsrafına Dur

Farkındalık Oluşturma Toplantısı “Gıda İsrafı Türkiye’nin Geleceğini Tehdit Ediyor”

Dünya çapında gıda israfı, çevresel krizlerin büyümesine yol açan önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Dünya üzerinde israf edilen gıda miktarının, küresel ısınmayı hızlandıran karbon salınımı üzerinde de etkisi büyük. Türkiye’deki evlerde ve restoranlarda çöpe giden her bir gıda, doğal kaynakların boşa harcanmasına ve ekolojik dengeye ciddi zararlar vermektedir.



18 Aralık 2024 Çarşamba günü, İstanbul Sanayi Odası Meclis Salonu'nda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Sanayi Odası (ISO), Yemek Sanayicileri Federasyonu (YESİDEF), Güvenilir Ürün Platformu ve Türkiye'de İş Dünyası dergisinin katkılarıyla düzenlenen “Gıda İsrafında Farkındalık” toplantısı büyük bir katılımla gerçekleştirildi.

Toplantının moderatörlüğünü Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak üstlendi. Panel konuşmacıları TOBB Hizmet Sektör Meclisi Başkanı ve YESİDEF Başkanı Hüseyin Bozdağ, İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar ve İBB Başkan Danışmanı Mehmet Çakıroğlu, gıda israfının toplum ve ekonomi üzerindeki etkilerine dikkat çektiler.



Celal Toprak

Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, gıda israfının sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorunları da beraberinde getirdiğini ifade etti. Toprak, israfı azaltmaya yönelik başarılı projelerin ve uygulamaların önemine değindi ve bu konuda daha fazla işbirliği yapılması gerektiğini vurguladı.



Hüseyin Bozdağ

Hüseyin Bozdağ, gıda israfının ekonomiye verdiği zararın yanı sıra, toplumsal anlamda büyük bir kayıp olduğunu belirterek, bu konuda farkındalık yaratmanın önemine vurgu yaptı. Ayrıca, İstanbul’daki ve Türkiye genelindeki yemek sektöründeki israfın boyutlarına değindi ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek verme taahhüdünde bulundu.



Mehmet Çakıroğlu

İBB Başkan Danışmanı Mehmet Çakıroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda yürüttüğü projelere değindi. Çakıroğlu, gıda israfının azaltılması adına çeşitli çalışmalar yapıldığını ve İstanbul'daki gıda israfını önlemeye yönelik farkındalık kampanyaları yürütüleceğini söyledi.



Suat Parıldar

 İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar ise, tarımsal üretimden başlayarak, gıda israfının önlenmesi için yapılması gerekenleri anlattı. Gıda üretiminin her aşamasında dikkatli olunması gerektiğini belirten Parıldar, İstanbul’un tarım ve gıda üretimi konusunda önemli bir merkez olduğunu ve bu alandaki israfı azaltmak için stratejik bir planlamanın önemini vurguladı.

Toplantının sonunda, gıda israfına karşı farkındalık yaratmak ve toplumsal bir değişim başlatmak amacıyla çeşitli eylem planları ve işbirlikleri önerildi. Katılımcılar, bu konuda daha fazla bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılması gerektiğini ve iş dünyasının bu hareketin içinde yer alarak çözümün bir parçası olması gerektiğini ifade ettiler.



Toplantı, Türkiye genelindeki gıda israfının önlenmesine yönelik güçlü bir adım atılmasını sağladı. Katılımcıların gösterdiği ilgi ve katkılar, bu sorunun çözülmesi için gerekli olan toplumsal farkındalığın artmasına önemli bir katkı sağladı.

Gıda israfı, sadece evlerimizde değil, aynı zamanda küresel ölçekte de kritik bir sorun haline geldi. Türkiye’de yıllık gıda israfı, 18 milyon ton seviyelerine kadar çıkmışken, bu rakamın 35 milyar dolar gibi büyük bir ekonomik kayba yol açtığı belirtiliyor. Özellikle tarımda yaşanan verimsizlikler, israf oranlarını artırırken, bu durum çevresel etkilerle birleşerek ekolojik dengenin bozulmasına neden oluyor. Türkiye’nin gıda israfıyla mücadelede alacağı yol, yalnızca ekonomiyi değil, aynı zamanda çevreyi de olumlu yönde etkileyecek bir dönüşümü başlatabilir.

Gıda israfının en büyük sebeplerinden biri, aşırı üretim ve tüketime dayalı alışkanlıklardır. İnsanlar, alacakları gıda ürünlerini ihtiyaçlarının çok ötesinde miktarlarda satın alarak, yemekleri planlı şekilde tüketmek yerine çöpe atmaktadır. Özellikle taze meyve ve sebzeler gibi bozulabilir gıdalar, evlerde en çok israf edilen ürünler arasında yer alıyor. Gıda israfını önlemenin en önemli yolu ise bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmek, aşırı alışveriş yapmamaktan geçiyor.



Yılda yaklaşık 18 milyon ton gıda israfı yapan Türkiye, dünyanın gıda israfında lider ülkeleri arasında yer alıyor. Ülkemizde gıda atığının büyük kısmı, evlerde yemeklerin bitirilmemesi, restoranlarda ve fast-food zincirlerinde yiyeceklerin israf edilmesi sonucu oluşuyor.

Türkiye, küresel çapta gıda israfını azaltmaya yönelik ciddi adımlar atmak zorunda. Bu bağlamda, tarım sektöründe verimliliği artırıcı önlemler ve tüketici eğitimini esas alan projeler büyük önem taşıyor. Ayrıca gıda israfına karşı atılacak adımlar, karbon ayak izinin azaltılmasında da büyük rol oynayacaktır. Hükümetin, gıda israfı ile mücadeleye yönelik etkili düzenlemeler getirmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi, bu alandaki sorunları çözmede önemli bir adım olabilir.

Gıda İsrafı Çevreyi Tehdit Ediyor, Daha Az Yiyecek, Daha Fazla Karbon Salınımı

Yiyecek Atıkları: Sadece Çöp Değil, Doğaya Karşı Büyük Bir Saldırı



Gıda İsrafının Çevreye Etkisi

Gıda israfı sadece ekonomiye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda çevreye de büyük bir tehdit oluşturuyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda israfı yapılıyor ve bu, büyük bir çevresel maliyet yaratıyor. Her israf edilen kilogram gıda, milyonlarca ton karbon salınımını arttırıyor. Gıda üretimi sırasında kullanılan su, enerji ve toprak gibi doğal kaynaklar, bu yiyecekler çöpe gittiğinde tamamen kaybolmuş oluyor.

Özellikle gıda üretiminin en fazla yoğun olduğu tarım alanlarında, israf edilen her bir ton gıda, doğal kaynakların boşa harcanmasına yol açıyor. Gıda üretiminde kullanılan suyun %70'inden fazlası, ürünlerin israf edilmesiyle boşa gitmektedir. Bu oran, su krizinin baş gösterdiği dünyamızda büyük bir tehdit oluşturuyor.

Çözüm Önerileri

Bu sorunu çözebilmek için, hem tüketicinin hem de üreticinin bilinçli davranması gerekiyor. Aşırı alışveriş yapmak yerine, ihtiyaç duyulan miktarda gıda alınması ve gıdanın doğru şekilde saklanması, israfı büyük ölçüde azaltabilir. Ayrıca, üreticilerin daha verimli ve sürdürülebilir tarım tekniklerine geçmesi, israfı en aza indirgemek adına büyük bir adım olacaktır.

Gıda İsrafı ve Ekonomi, Geriye Dönüşüm Yok

Gıda İsrafı, Türkiye Ekonomisini Bıçak Gibi Kesiyor

Türkiye’nin 2023 yılında gerçekleştirdiği 35 milyar dolarlık gıda israfı, sadece ekonomiye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda tarım sektörü ve gıda üreticilerini de zor durumda bırakıyor. Gıda israfının bu denli yüksek olmasının en büyük sebeplerinden biri, ürünlerin bozulmaya yüz tutmadan raflardan kaldırılması, tüketicilerin aşırı alım yaparak gereksiz gıda stoğu yapmalarıdır.

Yatırımcıların Dikkat Etmesi Gereken Durum, İsraf İle Mücadele

Gıda israfının önlenmesi için atılacak adımlar, hem ekonomiye hem de çevreye ciddi katkı sağlayacaktır. Gıda israfını azaltarak, Türkiye’nin tarım sektörünü güçlendirebilir ve dünyanın geri kalan ülkelerine örnek olabilecek bir model oluşturabiliriz.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Mart 2024 Pazartesi

Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti-Yılmaz Parlar

 



 Hatay Mutfağı, Lezzetlerin Başkenti

Hatay Mutfağı, Tarih Ve Kültürle Harmanlanmış Bir Mutfaktır

Türkiye'nin güneyinde, tarihin derin izlerini taşıyan Hatay bölgesi, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda damak tadına hitap eden eşsiz mutfağıyla da dikkat çekmektedir.



Hatay mutfağı, Türk mutfağının en zengin ve özgün bölgelerinden biridir. Tarihi ve kültürel geçmişinin yansımalarını lezzetli yemekleriyle sunan Hatay, bir gastronomi cennetidir. Zengin ve çeşitli lezzetleriyle gastronomi dünyasında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.



Hatay mutfağının temel özelliklerinden biri, çeşitli medeniyetlerin etkisinde kalmış olmasıdır. Akdeniz, Arap, Hint ve Anadolu mutfaklarının birleştiği Türk, Yahudi, Ermeni ve Süryani gibi farklı kültürlerden izler bulunan bu etkileşim, Hatay mutfağını diğer bölgelerden ayıran unsurların başında gelir. Bu kültürlerin birleşimiyle ortaya çıkan yemekler, özgün ve lezzetli tatlar sunar. Birbirinden lezzetli yemekleriyle herkesin damak zevkine hitap eder. Herkesi kendine hayran bırakan bir deneyim sunar



Hatay'ın eşsiz coğrafyası ve iklimi, çeşitli tarım ürünlerinin yetişmesine olanak sağlayarak, mutfak kültürünün zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.

Bu nedenle Hatay mutfağı, hem Türkiye'nin hem de dünyanın en iyi mutfakları arasında yer almayı hak eder.



Coğrafi konumunun etkisiyle birçok kültürü barındıran ve sentezleyen bir yapıya sahip Hatay mutfağını tanıtan “Tennurden Ditse” belgeseli,  Başkanlığını Fahir Semir Abacı’nın yaptığı Hatay Dayanışma Derneğin ev sahipliğinde, Başkanlığını Gürkan Boztepe’nin yaptığı GTD Gastronomi Turizm Derneği üyelere gösterildi. Belgesel sonrası Konuşmacılar, Akdeniz'in taze ürünleri, Orta Doğu'nun baharatları ve yöresel malzemelerin buluşmasıyla ortaya çıkan lezzetleri, birbirinden özgün tatlarla damakları şenlendiren mutfak hakkında bilgiler sundular.



 Hatay mutfağının tarihini ve kültürel önemini vurgulayan, Hatay Dayanışma Derneğin düzenlediği Etkinliğe, Dernek üyeleri, GTD üyeleri, basın mensupları, gastronomi yazarları, restoran sahipleri, yöresel ürün üreticileri ve elit konuklar katılım sağladılar. Açılış Konuşmasında,  Başkan Fahir Semir Abacı özetle; “Toplantı amacımız Sümerlerden günümüze kadar taşıdığı tarihi kültüre işaret eden Tennurden Diste’, yani ‘Tandırdan Kazana’  isimli belgeseli izlemek.



 Hatay mutfağının tarihi kültürüne dikkat çekmek ve depremden sonra Hatay il ve ilçelerinde Hatay mutfağına uygun gastronomi sokaklarının planlanıp hayata geçirilmesi için dikkat çekmektir. Bu etkinliği organize ettiğimiz kişilere ve katılımcılara teşekkür ediyoruz. Hatay, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile bilinen bir turistik destinasyondur. Bu bölgede yaşanan depremler bile Hatay mutfağının zenginliğini yok edememiştir. 6 Şubat 2023 tarihli deprem sonrasında bu mutfağın ayakta kalması için desteklenmesi gerekmektedir. Belediyelerin Hatay il merkezi ve ilçelerinde gastronomi sokakları oluşturmayı planlamaları çağrısında bulunuyoruz. Bu konulardaki taleplerimizi belediye başkanlarına ileterek takipçisi olacağız. 'Tandırdan Kazana' belgeseli Hatay mutfağının tarihi kültürüne işaret etmektedir.”dedi



Belgesel Yönetmeni Prof. Dr. Sedat Cereci, Hatay mutfağının farklı kültürlerin birleştiği bir nokta olduğunu ve Hiristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi,  Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Rum, Süryani mutfak kültürlerinin harmanlandığını vurguladı

 Türkiye'nin gastronomi turizmi alanında öncü bir konuma gelmesine katkı sağlayan, Ülkemizin mutfak kültürünü tanıtarak ekonomik kalkınmaya da katkıda bulunan, Bu faaliyetler sayesinde Türkiye, gastronomi turizmi anlamında dünya çapında tercih edilen bir destinasyon haline gelmesini amaçlayan, GTD - Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, Hatay mutfağının Türkiye içindeki önemine ve bu güzel lezzetleri ortaya çıkaran  maharetli şeflerimize teşekkür etti.

 GTD Gastro Turizm Derneği, Türkiye'nin mutfak mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için önemli bir köprü görevi üstleniyor. Herkesi bu lezzet dolu yolculuğa katılmaya ve Türkiye'nin gastronomi hazinelerini keşfetmeye davet ediyor.



Özellikle zeytinyağlılarıyla ünlü olan Hatay mutfağında, yöresel sebzelerin ve otların ustaca işlenmesiyle Hatay Dayanışma Derneğince ve Hatay’lı sponsor restoranlar tarafından hazırlanan yemeklerden Çorba, peynir  çeşitleri, babağannuc, haydari, tuzlu yoğurt, humus, yaprak sarma, İçli köfte, kaytaz, lahmacun, biberli ekmek, kömbe, iftarda konuklara ikram edildi. Damaklarda unutulmaz izler bıraktı

Hatay mutfağının şöhreti sadece ana yemeklerle sınırlı değil, tatlılar konusunda da oldukça iddialı olan  "Künefe ve kabak tatlısı ikramlar arasında oldukça ilgi gördü.

 Hatay mutfağının bu kadar zengin ve lezzetli olmasının sebeplerinden biri de, bölgenin tarihi ve kültürel geçmişidir. Hatay, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu da mutfağa farklı kültürlerin izlerini taşımıştır.

 yilmazparlar@yahoo.com



17 Ekim 2023 Salı

2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni-Yılmaz Parlar

  2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni

Başkanlığını Celal Toprak’ın (Yeni Platformlar Derneği (YAPDER) Bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu tarafından  2. Güvenilir Ürün Zirvesi" ve "Feed the Future Ödül Töreni" 16 Ekim 2023 Pazartesi günü Florya Crowne Plaza Hotelde gerçekleştirildi.



Güvenilir Ürün Platformu Sekreteri Elif Aşlamacı Attepe’nin üstün gayretleriyle, Güvenilir Ürün Platformu tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni, 12 ülkeden gıda sektörüne yön veren isimleri İstanbul'da bir araya getirdi.



"El Ele" temasıyla gerçekleşen program kapsamında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, "israfa dur" diyen reçete denemeleri, workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile ülke masası toplantıları düzenlendi.

Gıda ve tarım sektörünü bir araya getiren Güvenilir Gıda zirvesinde önce Güvenilir Gıda önemine göz atalım;



Gıdanın önemi açıktır ve gereklidir. Gıda, insan vücudunun inşasında önemli bir unsurdur. Sağlıklı gıda bize gelişmek ve büyümek, aktif ve sağlıklı olmak, hareket etmek, oynamak, çalışmak, düşünmek ve öğrenmek için gereken besinleri ve enerjiyi sağlar. 

Yiyecek ve su vücudun beslenmesinin ve güçlenmesinin temel kaynaklarıdır ancak yediğimiz besinlerin birçoğunun herhangi bir besin değeri yoktur. 



Tam tersine diyabet, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle vücuda yeterli besin değerini sağlayabilecek sağlıklı ve dengeli gıdaları tercih etmeliyiz. 


Besinler vücudumuzla, zihinsel ve sosyal sağlığımızla doğrudan ilgilidir çünkü her yiyecek veya sıvı, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz için çok gerekli olan   karbonhidrat, protein , vitamin, mineral, yağ vb. belirli besinleri içerir.


Güvenilir Gıda zirveleri gıda israfını azaltarak sürdürülebilirliği artırmak;

Küçük işletmelere pazar erişimi sağlayarak ve istihdam yaratarak yerel ekonomiyi desteklemek, İnsanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını iyileştirmek gibi farkındalığı artırarak temel faydaları sağlamaktadır.

Zirvenin sunuculuğunu gazeteci TV Programcısı Çetin Ünsalan üstlendi, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak açılış kısa konuşmasında bu sene ikincisini gerçekleştirdikleri etkinliğin tarım sektörüne katkılarından bahsederek, zirvede özellikle deprem bölgesinden gelen üreticilerin açtığı stantlar aracılığıyla oradaki üretimin desteklenmesi konusunda farkındalık yaratmak istediklerini açıkladı.

Propolis İnovasyon ödüllü BEOO arı ürünleri üreticisi BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı konuşmasında; “İklim krizin artık gündemde olduğu gıda üretiminin gündeminde olduğu şu günlerde ve Dünya Gıda Gününde bu çalışmanın gerçekleştirilmesi son derece önemli ve büyük bir sorumluluk bizim üzerimize düşen önemli bir sorumluluk.



Biz de bu sorumluluğu bilinciyle etkinliklerde daha fazla farkındalık yaratmak ve toplumda ileti artırmak için çabalıyoruz. 


Tabii ki bireyin en önemli hakkı olan yaşama hakkını ve yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu güvenilir ürünlere ve hizmetlere erişebilmesini sağlamak için kurduğumuz güvenilir ürün platformu, ailemiz yaptığımız bu çalışmalarla bu farklılığı artırarak aslında uluslararası seviyede bir bilinirlik ve ses getirmeyi amaçlıyoruz. 


Bugün bu arada yaşadığımız deprem felaketini de tabii etkileri ve izleri halen ülkemizde devam ederken hem Ziraat üretimi konuşacağız. Hem tarımsal  ekonomiye nasıl dikkat çekebileceğimizi el ele temasıyla bu yılın teması biliyorsunuz. 


El ele bu temayla bu tüm bu konuları ele alacağız. 

Israfa hep birlikte dur diyeceğiz. ve şartlar düzenleyeceğiz ve programla eş zamanlı olarak da depremler etkilenen tüm iller için perakende ile kooperatif el ele destekleri sektör profesyonellere yönelik kariyer toplantıları, beni hafife alma, inovasyon yarışması ve ödül töreni 


Bu akşam gerçekleştireceğimiz bir ödül töreninde 108 değerimiz tarafından 300 altmışa yarın başvuru 48 ismim bu akşam hep birlikte ödül alacak değerlendirildi. Hepsi çok kıymetliydi. Projelerin, jürilerin hepsi her projeyi değerlendirmediğini söyleyebilir. Yani ilişkili olabilecek konular ayrıştırıldı. Dolayısıyla tamamı bir değerlendirme yapıldığını da hatırlatalım. Gıda ve tarım sektörüne katkı sağlamak ve kırsal alanda ses getirmek amacıyla Türk insanına ses olmak amacıyla yaptığımız bu yarışmamızın her yere daha çok kişiye ulaşmasını ve sesini duyurmasını diliyoruz ve tabii ki üretici ve ürünlere ses olmasını diliyoruz. Kendini gelecek nesillerimizin ürünleri gıda ulaşmasına adamış sektör profesyonellerimiz, akademisyenlerimiz, üreticilerimiz ve gönüllülerimiz. Ayrıca bugün burada bulunarak farkındalığı katkı sağlayan herkesin dünya gününü kutluyorum.” dedi

 

Etkinliğin açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Bağcı, zirvenin deprem bölgesindeki tarımsal üretim ve ekonomiye dikkati çekmek için "El Ele" temasıyla gerçekleştirilmesinin öneminden bahsetdi.

Bağcı, " Kent merkezleri ile birlikte kırsalın da hızlı bir şekilde ayağa kalkması için bakanlık olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bölgeye 14 milyar TL'ye yakın tarımsal ödeme desteği sağladık. Bölgeden 300 bin ton hububat ürünü aldık ve karşılığında 1 milyar 600 milyon TL ödeme yaptık. Bugün kullandığımız tohumun yüzde 97'si yerli üretimdir. Son 21 yılda üreticimizi tarımsal üretime teşvik etmek için onlara reel olarak 850 milyar TL tarımsal destekleme ödemesi yaptık. Üreticimizin doğal afetlere karşı emeğini ve alın terini korumak için TARSİM'i kurduk ve bu kapsamda 20 milyar TL'ye yakın ödeme yaptık. Su, sulama ve toplulaştırma alanında 479 milyar TL yatırımla 9 bin 585 tesisi hizmete aldık. Kırsal kalkınma yatırımlarıyla hem üretimi hem de ürün işlemeyi destekledik.

Bu kapsamda yaklaşık 93 milyar TL hibe desteği sağladık. Bu yaptığımız çalışmalar neticesinde sadece bitkisel üretimde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırarak 128,6 milyon ton üretim yaptık. Yine, hayvansal üretimdeki hayvan ve verim artışları ile büyük bir üretimin önünü açtık. Türkiye genelinde 7 bin 500'den fazla gıda denetçimiz ile yılda 1,3 milyonun üzerinde gıda denetimi yapıyoruz."şeklinde icraatlarını dile getirdi.



Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak da Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları paylaştı.

Özetle Uçarmak "Her ürettiğimiz ürünün bir niteliği olması lazım. İnsanları önce üretime teşvik etmek gerek. Üretimin sürdürülebilir şekilde planlanması çok önemli." dedi. 

Yörelere değer katan liderler ve üreten yöre üreten Türkiye Protokol imza töreninde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Ordu belediye Başkanı Hilmi Güler tarım ile ilgili son yaptıklarını söylediler 

İstanbul Valisi Davut Gül organizasyonun sektör için önemine işaret ederek, çiftçiye destek verilmesi, kadınlar başta olmak üzere kooperatifleşmenin sağlanması, kooperatiflerin ve ürünlerin markalaşması gibi konulara dikkati çekti.

"Herhangi bir yerdeki çatışma, tüm dünyanın gıda arz güvenliğini tehdit eder hale geldi" şeklinde olumsuz tarafını işaretledi.

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da ​​​​​​​bugün gıda konusunda dünyanın gündeminde olan iki konunun "gıda güvenliği" ve "güvenilir gıda" olduğunu söyledi.

İstanbul Ticaret Borsası desteği ile düzenlenen Zirvenin workshopunda, Gluten Free Karadeniz Mutfağı reçeteleri hazırlandı.

İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, Masterchef Serap Aktan, Nalia Mutfak Koordinatörü Volkan Aslan ve Nalia Yöresel Ürünler Sorumlusu Fatma Tarakçı’nın hazırladığı, mısır tatlısı, muhlama, turşu kavurma ve mısır ekmeği yaptılar.

Diğer workshopta israfa dur denildi. Danet desteği ile yapılan Atıksız Coğrafi İşaretler workshopunda Danet Kalite Güvence Yöneticisi Furkan Sungur Uluçay, Gastronomi Yazarı Talip Bayram, Masterchef Serap Aktan ve Gastronomi İçerik Geliştirici Gülçin Polat yer aldı.

“İş Dünyasından çevreye yeşil ışık” panelinde moderator Gazeteci Mehmet Uluğtürk Hollanda örneğini verdi.

Hollanda yüzölçümü Güneydeki üç şehrimiz kadar Hollanda tarımsal ihracatı 236 milyar dolar. Adana'nın, Mersin'e, Osmaniye'nin tarımsal ürünün ihracatından 6 milyar dolarlık gıda ihracat gerçekleştirdiler.



Saydığım 3 kentin ihracatının toplam 6 milyar dolar içinde,tarımsal makinemiz var, yazılımımız var, her şeyimiz var. 6 milyar dolar... 

Yeşil mutabakatla son yılların en popüler konusu. Sürdürülebilir çevre en önemli konulardan ben ilk sözü Leyla Alaton’a  vermek istiyorum,” dedi


Leyla Alaton, “Sizden aldığım ilham kadarıyla konuşacağım ama, ilham verici bir konuşmaydı. Biz herhalde konuya bu kadar uzak. Uzak ve problemlerini bilmeden girmiş bir holdingiz yani. Eğer siz problemler var, ben uzak durayım derseniz hiçbir işe giremezsiniz ama değerlerimiz prensipleriniz ve şirket misyonunuz eğer uyuyorsa hiçbir zorluk yolunuzda sizi yıldıramazsınız. 

Peki biz o şekilde bu yola çıktık. Belki takip etmişsinizdir ki, emin ettiğiniz jeotermal saracılıkla işe başladık ama işi, tohum ve mikrogram gübreye kadar götürüyoruz ve asıl beni en çok memnun eden bütün bu grupların başına, Tamek eski Genel Müdür Melike Koçoğlu geldi. O da bu ay itibariyle daha yeni başladı. 


Çok heyecan verici en azından o kadar insana dokunan bir konu ki. Yani sabah böyle akşam yaptığımız bir şey. Hiç kimsenin bu konunun dışında bir fikri olabileceğini düşünmüyorum.” dedi


Leyla Alaton Karbon ayak izlerinden bahsetdi internet aracığı ile alınan üzerine binen temel ihtiyaçlarımızın israfları maliyetleri örneklendirdi. Fethiye’nin organik lezzetlerinden bahsederek örnek olarak gösterdi.  

  

BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı Kendi öz geçmişini, ailesinin Tıb sektöründen oluşunu kendi çocuğunun örneğinden yola çıkarak arı ürünleri serüvenini özetledi.


“Propolis aslında baldan farklı bir ürün. Arıların, ağaçların yaprak sap ve tomurcuklarından topladığı ürün. Üçlü bir antioksidan aslında doğadaki en güçlü doğal antioksidan arılar da bunu kovanda her petek gözünün içerisine kaplıyorlar.


Bakteri, virüs ve mantarlarda darp duruyorlar ve bu amaçla kullanıyorlar aslında. Dolayısıyla biz insanoğlu da aslında ülkemizde yok olup gitmekte olan ya da heba olmakta olan bir değerin, farkına varıp bunu ortaya çıkardım diyebiliriz. Aslında tam olarak yaptığım şey bu. Çünkü Türkiye olarak aslında dünyada arıcılıkta üçüncü büyük ülkeyiz. Çin'den ve hindistan'dan sonra 8. 2.000.000 arı kovanımızla ve 75.000 aracımızla dünyada üçüncüyüz. Ülkemiz sadece bol üretiyordu. 

Diğer katma değerli adı ürünlerin propolis ar üstü tüm polen arı ekmeği arı zehirli gibi bunların üretimi yok. Derece kadar azdı ve ticari boyuta ve ürünümüz yoktu. Ülke olarak yani aracıların bireysel kendi yaptıkları veya çevrelerini yaptıkları uygulamalar vardır. Transferda diğerleri Anadolu ürünlerimizi üretilmiş katma değer ağır ürünleri hiç yoktu. 12.000 bitki türümüz var. 

8. 2.000.000 arı kovanımız var. Neden sadece bal üretelim? Neden propolis arı sütü arı ekmeği ham ham? 

Bal, polen, ariz zehri gibi kapma değerli arı ürünleri üretilmesi ülkemde ve neden çinliler yeterli gelsin? Çin'den ithal gelenler de gerçek olsa yine başımıza koyacağız. Onlar da sahipte yani içerisine işte orada bazı büyük ihracat yapan Çinli firmalar gene aracı yapmıyor. Bakın onu da söyleyeyim, çin'in arıcısı da yapmıyor ama firmalar yapıyor. Bazı firmalar bunu çoğaltıp içine işte bir ara bir propolis koyup 99 katkı maddesi boya koyup dünyaya satıyorlar. Ülkemize gelen de oydu, neden dedim. 

2.013 yılında istanbul Teknik Üniversitesi ara tekno kentleri firmamızı kurduk. 

Eşim ben ve sevgili hocamız, profesör doktor Dilek Boyacıoğlu, birlikte sadece aracım sektörü için de çok sayıda proje gerçekleştirmiştik ve gerçekleştirmeye devam ediyorduk. Kurarken de maddi kaynağınız var mıydı diye sorarsanız yoktu. Ne kaynağımız vardı, bilgi kaynağımız vardı. Tabi ki işin bu kısmı çok önemli. Yani yaptığımız işi iyi bilmek çok önemli ama bilmek iyi bilmek de yetmiyor. Az önce Leyla Alaton  söylediği gibi ölçek yüklü miktarda üretebilmek. 

Çeşitlendirebilmek, dünyaya satabilmek, bunları yaptığınızda gerçekten ülkenize bir katkı yapmış oluyorsunuz ve sektöre bir katkı yapmış oluyorsunuz. 

Biz bu sıfırdan çıktığımız yolculukta öncelikle devlet desteklerini araştırdık. Kadın girişimciliği desteklerini araştırdık. Nitekim o zamanlar da vardı, hala var. KOSGEB arge projesi tübitak arge projesi, İstanbul teknik üniversitesi'nin ar ge teşviklerinden yararlanarak çeşitli bankaların verdiği kadın girişimciliği kredilerinden yararlanarak ve ne mutlu ki ülkemizde kadın girişimciliğini destekleyen dernek ve kurum ve kuruluşların eğitimlerine katılarak onların netlerine girerek yani sıfırdan kurduğumuz sistemde şu an 36 ülke ihracat yapıyoruz. Yüzün üzerinde ürünümüz var, hepsinin formülü kendi tesislerimizi kendi arge merkezimizde geliştirildi. Hem 30 personelimiz çalışıyor. Arge merkezinde hem de üniversitelerle ortak çalışıyoruz yaptığımız. 



Her ürünün etkisini klinik çalışmayla ispatlayıp bunları da literatüre kazandırarak Anadolu propolis, Anadolu arı ürünleriyle yani bunu da markalaştırarak çünkü tamam arı ürünü deyince dünyanın her yerinde arı ürünü var. Peki Türkiye'ninkinin farkı ne? Anadolu'nun öbürlerinin farkı ne? Bunu da anlatmanız ve bunu da dünya markası yapmanız gerekiyor. Bütün bunları da bu katma değerleri de üstüne koyarak tabiri caizse hiç durmadan arı gibi çalışarak sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesine de gidip oralarda da konferanslar, seminerler, fuarlar, standlar sürekli. Bunları anlatarak, geldiğimiz 10 yıllık yolculukta. Epey bir yol aldık ama gidecek bunun daha belki 10 katı daha yol var. Biz bu yolculuğa devam edeceğiz. Bir farkındalık yarattık.”açıklamalarda bulundu



Zirvede Deprem Bölgesine Destek

Zirvede depremden etkilenen tüm iller için "Perakende ile Kooperatif El Ele masaları" kuruldu. Bölgeden gelen kadınlar ürünlerini sergileyerek, katılımcılara kendi ürettikleri ürünleri tanıttı.

Kahramanmaraş'tan gelen ve "Maraş Mutfağı" ismiyle bölgeye özgü ürünleri üreterek hizmet veren iki kardeş kadın girişimci Rukiye Demir ve Duygu Şan, depremde yıkılan işletmelerinin ardından zor koşullarda üretime yeniden başladıklarını, sosyal medya üzerinden yaptıkları ürünleri alıcılarla buluşturduklarını belirtti.

Feed the Future Ödülleri, alanında uzman 104 jüri üyesi tarafından kapalı oylamayla belirlenirken Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Feed the Future Ödülleri"nde 33 farklı kategoride ödül sahibini buldu.

Gıda güvenliği gibi, Sürdürülebilirlik,  tüm tedarik zincirini kapsar ve gıda üretiminde yer alan herkes sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirebilir. Bu, üretim ve işleme sırasında tedarik zinciri boyunca üretim tarımı ve doğal ve sentetik kaynakların kullanımından kompostlama, paketleme, geri dönüşüm ve gelecekteki üretim ihtiyaçlarını karşılamamıza olanak tanıyan diğer birçok uygulama ile perakende ve tüketici seviyelerine kadar uzanır. 

Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir uygulamalara çok fazla zaman ve çaba harcanmasına rağmen, bazı zorlu noktalar var ve güvenli ürün elde etme hedefi sürdürülebilir uygulamalarla uyumlu değil. Sürdürülebilir uygulamaları takip ederek gıda güvenliği gibi başka bir faktörü değiştirerek nasıl başka bir potansiyel sorun yarattığımıza dair örnekler var


yilmazparlar@yahoo.com